Hayır PENGUEN! Mizah ve karikatür apayrı bir kültür. Zekanın çizgilerle ve esprilerle profesyonel bir şekilde bütünleşmesi gibi bir şey. {üfff ne cümle kurdum} Kıyaslama saçma olabilir. Leman‘ı iki haftada bir almayı tercih ediyorum. Komik bulup kesip ayırdığım 4-5 karikatür dışında koca dergiyi atıyorum. Uykusuz‘a bakayım bir de dedim, sıkıntıdan patladım :) Çok çalışmaları gerek daha, çok! PENGUEN, beni çok eğlendiriyor. Biraz hükümeti ve din konularını malzeme yapmaktan vazgeçse daha hoş olacak. Haddini aştığı durumlar olmuyor değil. Buna rağmen seviyorum seni PENGUEN.
PTT‘nin {PTT mi kaldı; ağız alışkanlığı işte} Denizli yolu üzerindeki şubesinde görevli memuresi pek komikti (!) {Aldığı maaşın karşılığını vermekle yükümlü asık suratlı bir memure ne kadar komik olabilirse…} Çarşı şubesi ana baba günüyken, merkez binadaki bayan tek başına olmasına rağmen, bir suratsız bir suratsız. Sanırsınız ki gelen gidenden başını kaldıramıyor. “Çok şanslısınız“ dedim; benden önceki delikanlıya ters ters cevap verdikten sonra. “Ne bakımdan?” dedi, zahmet edip kafasını çevirdikten sonra. Demek dikkatini çekmek için gıcık gıcık konuşmak gerekiyormuş; iyi günler dilediğimde yüzüme bakmamıştı oysa. “Çarşı nasıl kalabalık anlatamam, burası ne güzel bomboş(sunuz)” dedim. Şu devlet memuru zihnityetini {memur zaten devletindir e-vren!} Bomboş şubedesin, insan azıcık güler yüzlü olur, iyi günler dileklerini alır. Alır mı alır!
Evren’in en muhteşem EFE’si İbrahim, dün Davutlar’da kampa girdi. Neden girdi: 26 Ekim’de İstanbul’da halkoyunları yarışması Türkiye finaline hazırlanıyorlar. Ziya da bugün Selçuk Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık‘tan yüksek lisansa yerleşti, 24 Ekim’de Konya yolcusu inşallah. Fatih‘i Edirne‘ye uğurlamıştık dönemin başında. Bu cumartesi de Sevil İngiltere’ye gidiyor. Haydi hayırlısı bakalım, dağılan dağılana.