Sıra Dışı Yaşam Becerileri

Uzun süredir okuduğum ancak son haftalardaki olaylardan dolayı bir türlü elime alamadığım Melih ARAT‘ın Sıra Dışı Yaşam Becerileriadlı kitabını nihayet bitirebildim. Son derece yararlı bulduğum kitap, öyle okumuş olmak için okunacak, bitirdikten sonra kapağını kapatıp rafa kaldırılacak bir özellik taşımıyor. Elde kalem, sürekli notlar alarak ve çoğu bilgileri hemen uygulamaya geçirerek günlük yaşamda ciddi bir geri dönüşüm elde edilebilecek bir kişisel gelişim kitabı.

Sıra Dışı Yaşam Becerileri’ndeki bilgilerin hemen hemen hepsi son derece yararlı, uygulanabilir nitelikte. Ama Melih ARAT kitabının 208. sayfasında insanları Önden Motorlular ve Arkadan İttirmeliler olmak üzere o kadar hoş bir benzetmeyle iki ayrı gruba ayırmış ki çok güldüm. ARAT, diyor ki:

Önden Motorlu insanlar, kendi kendilerine harekete geçebilen, kendilerine verdikleri sözleri tutabilen, tek başlarına erkenden kalkıp yürüyüşlerini yapabilen, başkalarına söz vermeden projelerinde ilerleyebilen insanlardır.

Arkadan İttirmelilerse, ancak dış kaynaklı itici bir kuvvet olduğu zaman iş yapan, sınav günü gelince çalışan, patrona mahçup olmamak için işini tamamlayan, ancak sunum yapılacak günün gecesinde projeyi bitiren insanlardır.

Kitabın künyesi: Sıra Dışı Yaşam Becerileri, Melih ARAT, Varlık Yay., 2006 İst.

KİTAPLARDAN BAŞKA

İngilizce kursu olduğu için çarşamba ve cuma günlerini iple çekiyorum. Ortaokul sıralarındayken çok meraklıydım ingilizceye. Yıllar sonra eski hevesim yerine geldi. Sınıfta üç kişi ders işlenirse, öğretmen de iyi olursa derslerden zevk almamak mümkün değil elbette. Gerçi bugün bir kursiyer ayrıldı. Kaldık iki kişi :)

Sabah ingilizce kursu. Öğleden sonra yarınki ödevler için ders çalıştım. Zehir gibi uyku bastırınca ikindi vakti demedim yatıp uyuyudum. Saat 16.30’da zor açtım gözlerimi. İnsan aptal gibi oluyor. Bir hocamız vize yapmadı, yerine ödev verdi. Yarın teslim etmemiz gerekiyor. Başka bir dersten de konuyu kendimiz anlatacağız grup arkadaşlarımıza, ona hazırlanıyorum. Sıkıldım. “Okunmayı bekleyen ne çok kitabım var” dedim. Bana şöyle 365 gün verseler, hiç arayıp sormasalar beni. Kitap okumaktan başka bir işim olmasa. Yukarıda gördüğünüz kitaplardan başka, online kitap sitelerinin alışveriş sepetlerinde sakladığım ve ilk fırsatta alacağım diğer kitaplar da var. Hepsi okunma sıralarını bekliyor. Şu sıralar Melih ARAT‘ın Sıradışı Yaşam Becerileri‘ni ve ikinci defa okuma ihtiyacı duyduğum Nüzhet ŞENBAY‘ın Söz ve Diksiyon Sanatı’nı okuyorum. Nüzhet ŞENBAY dedim de, aklıma geldi: Eylül ayındaki yüksek lisans mülakatında jürideki profesör o günlerde okuduğum kitabı sormuştu da Söz ve Diksiyon Sanatı’nı okuduğumu söylediğimde “O edebiyat kitabı mı canım!” diye terslemişti beni. Kitap kitaptır işte, edebisi mi olur bunun diye geçirdim içimden. Neresi kötü diksiyonla ilgili bir kitabın. Yatıp kalkıp Türk ve dünya klasiklerini okuyacak halimiz yok. Komik şeyler bunlar…

Kitaplarım, kitap ayraçlarım, çay kupalarım ve sağda görüldüğü üzere kitap dayanağım. {Adı böyle olsa gerek} Geçen yılki 14 Şubat sevgililer gününde kargoyla gelmişti. Gönderen kim hala belli değil. Bir sürü isim üzerinde fikir yürütmüştüm kardeşimle ama o gün bu gündür bana bu kitap dayanağını gönderenin kim olduğu çıkmadı ortaya. Sadece İzmir’den geldiğini biliyorum. Kargo şirketi de öyle profesyoneldi ki, onca ısrarıma rağmen söylemedi gizli hayranımın kim olduğunu :) Beni sessizce dinleyen ama sonrasında çok şey anlatıp, bana her şeyi unutturan en yakın dostum kitaplar. Evren’in koşuşturması bir bitse; şu, ara yıl tatiline bir girilse de tek tek ilgilenebilse onlarla, çabuk çabuk okuyuverse…