Dini bayramları bile artık cepten cebe kutlayan bir millet olmuşken, en hassas olduğumuz konularda da yavaş yavaş sanallaşmaya başlıyoruz. {başlamışız!}
Aydın‘da, tarihinin en büyük mitingi yapılıyor ve görülmemiş bir kalabalık -yaklaşık 50 BİN vatandaş- sokağa dökülüyor. Türkiye‘nin her yerinde aynı manzara var.
Yer gök kırmızı beyaz haftalardır. Şehit aileleri yalnız olmadıklarına, acılarının milletçe paylaşıldığına; düşmanlar da ulusça nasıl dayanışma içine girdiğimize şahit oluyor. Peki ya sokağa inmeyen diğerleri?
Terörü lanetleyen SMS’ler… İki üç kişiye tek tuşla yolladık ve bu ülkeye görevimizi yerine mi getirdik sanıyoruz?
Tek tık’la listemizdeki onlarca insana yolladığımız teröre lanet içerikli epostalarla “vatandaşlık görevimizi” yerine getirdiğimiz için vicdanımız rahatlıyor mu?
Bir Türk, balkonuna ya da penceresine Türk Bayrağını neden asmaz, konu komşu asarken? Muhtemelen Facebook‘larda Sosyomat‘larda dolaşan “Artistik fotoğraflarınızın yerine Türk bayrağını koyun” furyasında görevini yerine getirmiştir.
Teröre, düşmanlara gösterilecek tepkinin yeri arkadaşlık siteleri, eposta kutuları, cep inbox’ları olmuş. Tek tuşla, bir tık’la bütün dünyaya göz dağı veriyoruz aklı sıra. Meydanlara inen 100 BİN‘lerce insanın evinde internet yok mu da görevlerini kanlı canlı yerine getirmek istediler?
Yeni bir şeyler yazmak, çizmek, söylemek lazım ey Millet! Bana kimden geldiği, büyük ihtimalle de benden önce binlerce insanı dolaşmış hazır mesajlarla teröre lanet okunamaz, düşmana böyle tepki verilemez.
GSM operatörlerini zengin etmekten, insanları rahatsız etmekten başka neye yarar bu dijital tepkiler? Benim profil fotoğrafım Türk Bayrağı olmuş, tanıdıklarıma teröre lanet mesajı atmışım ne yazar?
Asıl görmesi gerekenler, bizim dolaştığımız yerlerde dolaşmıyorlar ki? Onlar bizim ulaşamadığımız yerlerde… Terör Facebook’ta olsaydı, Kuzey Irak’a tezkere çıkarmaya ne gerek vardı!