Söz Söyleme ve Diksiyon Üzerine…

Marmara‘nın, Rumcada mermerler demek olduğunu ve Marmara adasında yüzyıllarca mermer çıkarılıp işlendiğini;

Yanlış nefes almanın tansiyon, migren, astım ve psikolojik bunalım gibi pek çok sağlık sorununa sebep olduğunu;

Günde iki litre su içmenin yanında, en az dokuz-on defa da derin nefes almanın gerektiğini; çünkü ikisinin de bedeni yıkadığını;

Türkçe’nin 29 harfle yazılmasına rağmen 48 sesle konuşulduğunu;

Diksiyon çalışmalarında bir kalemi dişlerle sıkarak konuşma alıştırmaları yapmanın çene sertleşmesine yol açtığını, bu sebeple yanlış bir uygulama olduğunu;

geliyorlar, gidiyorlar, yapıyorlar gibi ek almış sözcükleri “geliyolar, gidiyolar, yapıyolar” biçiminde söylemenin standart dilde yanlış olduğunu;

Topluluk önünde yapacağınız konuşma öncesinde çok heyecanlıyım, heyecanımdan dolayı bir yanlışlık yaparsam beni bağışlayın gibi sözler söylemenin çok yanlış olduğunu;

Rahat anlaşılabilmek için ağızdan dökülen sözcük sayısının dakikada 125-160 arasında olması gerektiğini;

Görkemli, gösterişli anlamındaki azametli sözcüğündeki hiçbir a’nın uzun okunmadığını;

Defile kelimesinde fi’nin uzatılmadığını;

Olmaz anlamındaki hayırı söylerken ha’nın uzatılmadığını ama vurgunun ilk hecede olduğunu,

Yardım anlamındaki “hayır”da da ha’nın uzatılmadığını ve vurgunun ikinci hecede olduğunu,

Meşale sözcüğünde şa’nın uzatılarak telaffuz edilmediğini;

Mütevazı‘nın alçak gönüllü, mütevazi‘nin de birbirine paralel anlamına geldiğini,

Sara krizi derken sa’nın uzatılmaması gerektiğini,

Şahane sözcüğünü telaffuz ederken her iki a’nın da uzatılarak söylenmesi gerektiğini,

Yarınderken ya’yı uzatmanın yanlış olduğunu,

Zina sözcüğünde zi’nin değil de na’nın uzatılması gerektiğini biliyor muydunuz?

Kaynak: Can GÜRZAP, Söz Söyleme ve Diksiyon, Remzi Kitabevi

OKUMUŞUM

Gündüz aklıma geldi, uzun süredir okuduğum kitaplar hakkında yazı yazmadığım. Akşam da Çilekli Pasta daha çok kitap tavsiyesi eklemelisin deyince aklımdaki fikri yazıya dökmeye karar verdim. Her okuduğum kitabı eklemeye vaktim olmuyor. Ben de bundan böyle şöyle bir formül buldum:

Geçtiğimiz Nisan,

Dram Sanatı – Sevda ŞENER – Dost Yay.
Kent Enstitüleri – Prof. Dr. Adil TÜRKOĞLU – Anı Yay.
Özdemir Aasaf’ça – Özdemir ASAF – İş Bankası Kültür Yay.
Benden Sonra Mutluluk – Özdemir ASAF – İş Bankası Kültür Yay. kitaplarını okudum. Özdemir ASAF’ın kitapları benim için ayrı bir yere sahip. Ömrüm boyunca Özdemir ASAF okumaya devam edeceğim.

Mayıs henüz bitmedi ama çıkana kadar da yeni bir kitabı elime alabileceğimi sanmıyorum. Şu an Yahya Kemal‘in Aziz İstanbul kitabını okuyorum. Muhteşem bir Türkçe. Y. Kemal BEYATLI bu konuda en büyüklerden zaten. Onun öncesinde Can GÜRZAP‘ın Söz Söyleme ve Diksiyon adlı kitabını okudum. Özellikle doğru telaffuz, düzgün bir konuşma becerisi, nefesi doğru kullanma kabiliyeti konularında uygulamalı bilgiler edinmek isteyenler için çok faydalı bir eser. Psikolojiye karşı her zaman büyük bir ilgim olmuştur. Bunun yanında bir dönem NLP’ye de merak salmış, Türkiye’nin ilk kişisel gelişim uzmanlarından Oğuz SAYGIN‘ın peşinden az koşmamıştım. Popüler Psikiyatri dergisini çok severim, zaman zaman bazı sayılarını alırım. 2006 yılının bütün sayılarını tek bir ciltte toplayıp satışa sunmuşlar ki, tam benim için yapılmış bir uygulamaydı :) Hemen aldım, tavsiye ederim. Bir de Sivil Toplum Dergisi‘ne abone oldum. STK adına bilgi birikimini geliştirmek ve bu konudaki makaleleri yakından takip etmek isteyenler için bulunmaz Bursa kumaşı bu dergi :)

Kendime Dönüp Bakmışım

Can Gürzap‘ın “Söz Söyleme ve Diksiyon” kitabını okumaya başlamışım.

Kendimi çok ihmal etmişim. Kirli sakal modundayım. Eski imajıma dönüş söz konusu. Annem de bana bıyık ve sakalın çok yakıştığını söyledi, anneler gününde ona hediye olarak hazırladığımız fotoğraflara bakarken.

Yeni fotoğraf yayınlamama kararı almışım, imajı oturtana kadar. “Eskiden ne kadar yakışıklıydım” dedim, Nesrin Hanım kızdı bana :(

KPSS’ye başvuru için form almışım, ne işime yarayacaksa. Ben KPSS’ye girsem, kadro bana girmeyecek biliyorum. Benden bu develete memur olmaz{mış}

Feriş, Feriş, cancağızım Feriş! Kanal D’de çalışmaya başlamış. Tebrik ettim kendisini. Eller senin için havada :)

Kenan Doğulu, eurovision’da dördüncü ol{muş} -Yalan her yılki gibi ekrana kilitlenmiş durumdaydım- Yerim ben seni My Sugar! Kimler geldi geçti, sen de geçersin. Hazmederiz biz. Tarkan duy sesimizi {dermişim}

17 Mayıs’ın son dakika, en bomba haberiydi: Harun tezkereyi almış, Aydın’a adım atmış. 10 cümlelik duyguların söylenemeyen 3 cümlesi artık özgürsünüz! Büyük buluşma için geri sayım başladı.

O bir Özge, O bir Yerli, üstelik Gök :) MisAfiR KaLeM{LeR}, adlarına yaraşır yazılarla selamlıyor ya her ay bizi; Özge de yüzümü kara çıkarmadı. Okudum okudum mest oldum, yüreğine sağlık dedirtecek bir yazıydı.