Koçarlı’ya İkinci Selam

Dün, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı resmi törenini Dalama meydanında gerçekleştirdik, öğrencilerimin Gençlik Bayramı’nı kutladım ve bir sonuca daha vardım: Bu tür organizasyonlarda en stresli gün resmi tören günü olsa da en yorucu kısım haftalarca süren hazırlık çalışmaları, provalarmış. Her şey göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor ;) Gençlik Bayramımızla igili bir iki fotoğrafı elime geçtiklerinde e-vren günlüğü’ne not düşeceğim.

Bayramın yorgunluğu ve ruhumdaki farklı tesiri günün geri kalanında başka bir şeyle meşgul olmamı gerektiriyordu ;) Yine Ümran babanın daveti ve ulaşım sponsorluğunda Koçarlı sokaklarında ve Koçarlı’nın dağ köylerindeydim.

ilk kez 12 Ekim 2008 tarihinde gidip gördüğüm {şurada} Koçarlı’ya ve köylerine duyduğum Continue reading →

Ziya, Vatani Görevini Tamamladı

15 Mayıs Cuma: Batuhan, “E-muhtıra” başlıklı yazısı ile e-vren günlüğü’nün yeni MisAfiR KaLeMi oldu. “Çok Çeşitliyiz” atölyesi vesilesiyle Bursa’da tanıştığımız -iyi ki de tanıştığımız- sevgili kardeşim Batuhan’ın makale tadındaki özenle yazılmış yazısı, bugüne kadar yazılmış en ağır MisAfiR KaLeM yazısıydı sanırım :)

Akşamüzeri, İncirliova’ya Harun‘un doğum gününü kutlamaya gittim. Ümran‘la gizlice işbirliği yaptık ama küçük bir organizasyon hatası bizim çok daha keyifli bir akşam geçirmemize vesile oldu :)

Hüss‘ün acil servise götürüldüğü Continue reading →

Demokratik Çilenin Son Günü

e-vren günlüğü’nün Nisan’daki MisAfiR KaLeMi olması için yaklaşık 3 gün önce teklif sunduğum ve teklifime olumlu yanıt veren arkadaşımla bugün fotoğraf çekimi için bir araya geldik. Mekan olarak tercihimiz Cihanoğlu Külliyesi‘ydi. Yaklaşık 1,5 saat süren çalışmada ara ara arkadaşım da -yukarıda örneği görüldüğü üzere- benim fotoğraflarımı çekti :) Uzun bir süredir fotoğraf makinemi elime alamıyordum. Hem bir modelle çalışmayı ve hem de fotoğraf çekilmeyi özlemişim. 17 Nisan Cuma günü e-vren günlüğü’ndeki yerini alacak olan yeni MisAfiR KaLeM arkadaşım, yazı yazma konusundaki ustalığını fotoğraf çekiminde de göstermiş oldu bugünkü çalışmamızda :)

Fotoğraf çekimi sonrası Continue reading →

e-vren Yıllığı 2008

2008’in ilk 6 ayında asker ocağında oluşuma sık sık TTNET kesintileri ve aniden öğretmen olmanın getirdiği yoğun çalışma temposu eklenince e-vren günlüğü, geçmiş yıllara göre durgun bir yıl geçirdi. Ancak, askerlik sonrası hayalimdeki fotoğraf makinesi Canon 450 D’ye sahip olmamla beraber en renkli e-vren günlükleri de ortaya çıkmaya başladı.

2008 yılında 44 kişisel fotoğrafla desteklenen 146 e-günlüğün yayınlandığı ve 7 MisAfiR KaLeM’in renklendirdiği e-vren günlüğü toplam 93.100 kişi tarafından 146.840 defa ziyaret edildi.

Mayıs 2008‘de suskunluğuna son veren e-lektronik yaşam serüvenimde yer alan ve notu tutulamayan pek çok gelişmeyi daha önce yazılarda kullanılmamış sembol fotoğraflarla e-vren yıllığı 2008‘de sıralamaya çalıştım.

e-yaşam serüvenini yakından takip edip de acaba arada ne kaçırdım diyenleri ve belki benim adım da geçmiştirdiye merak edenleri şöyle ağırlayalım: Continue reading →

Fotoğraf Dolu Bir Hafta Sonu

Gelenek bozulmadı, Başak Ölmez de kendine ait tarzıyla diğer 28 MisAfiR KaLeM gibi e-vren dünyasındaki yerini aldı. İlk defa denenilen bir türle hem hikayesinin isim babalığını bana hem de sonunu okuyuculara bırakarak e-vren günlüğü’ne yakışır sıra dışalığa katkıda bulunmuş oldu. Sevgili Başak’a teklifimi kabul ettiği ve bu e-yaşam yolculuğunun ayrılmaz bir parçası olduğu için teşekkür ediyorum. Şimdi Kasım’daki 30. MisAfiR KaLeM için geri sayım başladı.

e-vren günlüğü’nü yeni MisAfiR KaLeM’e emanet etmişken, Cuma günü Aydın sokaklarındaydım ve Continue reading →

Halkla İç İçe Fatura Kuyruğu

21:30 Harun‘u Ankara’ya uğurlamak {neden yolcu etmek değil de uğurlamak?} için otogardayım. Kardeşi Ümran da var. Harun’un arkasından el sallarken “özel üniversitede tezsiz yüksek lisans yapan adamın hali de başka oluyor” diye dedidoku yapıyoruz. İnsan zengin olmaya görsün, bastın mı parayı alamayacağın pedagojik formasyon yok :) Hal böyle olunca “vay efendim otobüs bileti bulamamışım, vay efendim derslere girememişim” derdi de olmuyor haliyle.

20.00 Asker arkadaşım Haluk aradı. Sağolsun her seferinde benden önce arayıp beni mahçup ediyor. “Cumartesi Vedat’ın düğününe geliyor musun?” diye sordu. Ehim ehim… Vedat! Eğer ki e-vren günlüğü’nden haberdarsan ve bu satırları okuyorsan sağ üstteki kırmızı çarpı işaretine tıklayıp kapatabilirsin bu pencereyi ya da sık kullanılanlara ekle de ileride çocuklarına okutur okutur mahçup olur; “Evren amcalarının neden düğün fotoğraflarında olmadığını” da izah edersin!

Onca saat elektrik kuyruğunda boşa beklemişim. Telefon faturasını da yatırmam gerekirken yatırmamışım. Ben de diyorum ki “neden bu kadar çok para arttı”. İnsan mecnun olmayagörsün :P Elektrik kuyrugundayken sağ taraftaki su faturası sırasını da takip ediyorum. 962 numara yandı, gidip su faturamı da yatırdım. Döndüm, aynı sıradaki yerimi aldım. Ptt veznesindeki “Elif Şafak“a benzettiğim memure hanım “hoşgeldin hocam” dedi. Offff, benden bahsediyor, bizzat benden!

Bankalara otomatik ödeme talimatı vermeyip, halkla aynı sıraya girip aynı havayı soluyan ben acizane bloggerınız, önümüzdeki yerel seçimlerde belediye başkanlığına adaylığımı koyuyorum efendim. Bütün bu “sizden biriyim imajı“nın altında yatan amaç buydu :)

Vardar Pastanesi Forum Aydın’a Şube Açmasın

Sabaha yağmurla uyandı Aydın. Böyle yağmurlu havalarda Safiye Sultan’la çay içmek en büyük keyfimizdir. Hava yağmurlu, hafif karanlık, elimde simitler kapıdan içeri giriyorum, çay demlenmiş, kahvaltı hazırlanmış. Bilgisayarda CMYLMZ stund-up. Harika başlayan ve öyle devam edeceği başlayışından belli olan birgündü bu Cuma.

Cuma namazından sonra Harun geldi. Ruhunu doyurmuş ama midesi hala aç. Bizim mahalledeki pidecinin birine oturduk. {pidecinin biri ifadesi de sanki pek bir imalı gibi oldu} Ben sözde rejimdeyim, tek bir lokma dahi almadım. Harun karnını doyururken ben, hangi tatlıcıda hangi tatlıdan yesek acaba diye düşünüyorum. Dondurma mı yesek, yok salep içelim. Kış iyice bastırmadan boza mı içseydik acaba. Yok yok, Bolulu Hasan Usta çilekli muhallebi çıkarmış, oraya gidelim derken, soluğu Vardar Pastanesi’nde alıyoruz :)

Since 1957 yazıyor Aydın’ın en meşhur -inadına meşhur- pastanesinin duvarında. Aydın’da bir dükkanın yıllar boyu iyi işlemesi için ille de merkezi bir yerde, özellikle de Adnan Menderes Bulvarı üzerinde olması inancı hakimdir :) Vardar Pastanesi yıllardır en sapa yerdedir ve ününe ün katmaya devam etmiştir. Çok ilginç bir durum. Şimdilerde bulunduğu yer Forum Aydın’ın sayesinde daha işlek bir güzergah olacak gibi. İşini iyi yapmak onca mesafeye rağmen müşteriyi ayağına kadar getirmenin en birincil şartı sanırım. Ben salepi de bozayı da buradan başka yerde içmedim desem yeridir. A boza dedim evet, onca tatlı alternatifime rağmen bozada karar kıldık :) Bu ekşimsi içeceği hiç bilmeyen, bilip de tatmayan varsa çok şey kaybediyor. Malum enerji deposu eski Türk içkisidir boza.

Mahalle baskısı işte. “Forum Aydın açıldı, herkes orada bir sen yoksun. Şöyle blogunda yaz da müşteriler akın etsin” dediler. Biz de atladık gittik Harun’la, bi’ blogluk fotoğraf aldık :) Elin oğlu şehrin kenarında mini bir şehir inşa etmiş. Alakalı alakasız herkes orada. Hava satın alıyoruz resmen. Bir süreliğine kendimizi küçük bir avrupa mahallesinde sanıp, sonra tekrar gerçekle yüzleşiyoruz şehir merkezine dönerek :)

Forum Aydın’ın Denizli yoluna bakan kısmına iki tane kocaman efe heykeli dikmişler. Aydın ya burası; “logodaki zeytin tanesiyle temsil etmek olmaz; iki de efe heykeli konduralım” demişler zannediyorum. Yalnız birinin suratı epey çirkinceydi. Sağdan çektim, soldan çektim heykeli bir türlü yakışıklı gösteremedim. Harun da müdahale etti sonra zaten: “Yahu bırak sizin evde bunların canlısı var” dedi. Tabi ya, biz evde İbrahim ve Ziya isminde iki tane dünya yakışıklısı efe yetirştiriyoruz.

Ümran‘ın resmi izni ve Harun‘un ulaşım sponsorluğunda bol sohbetli, geleceğe yönelik bol planlı güzel bir cumayı “siz köyde biz ziyaretlerde” hesabı bir türlü gidemediğimiz teyzemlere abimlerle bayramlaşmaya giderek sonlandırdım. Bugün anladım ki “kış”, tarafımdan özlenmiş; yağmurlar da…