Hoş Geldin Kredi Kartsız Yaşam

İlk kredi kartım üniversite 1. sınıfta aldığım Yapı Kredi Bankası‘nın kredi kartıydı. Onu elime ilk aldığım günü hiç unutmuyorum, sanki bana koca bir dünya armağan etmişlerdi :P

Sonra cüzdanıma HSBC‘nin Advantage kredi kartı girdi, Yapı Kredi’ye veda ettim. Bana avantajlı bir dünyanın kapılarını açtığını sandığım Advantage, yıllık kart ücretleri, gecikme fazileri vs. derken resmen ömürümü yedi ;)

Hayatımdaki son kredi kartı Garanti Bankası‘nın Bonus Trink kredi kartı oldu. Bu yazıyı yazmadan birkaç dakika önce de telefon bankacılığı aracılığıyla kredi kartımı kapattırdım. Ve an itibariyle kredi kartsız bir yaşama Merhaba! dedim ;)

Garanti Bankası telefon bankacılığının diğer ucundaki müşteri hizmet yetkilisi Bonus kredi kartımı 1 yıl boyunca kapattırmamam sözü verirsem benden kestikleri yaklaşık 45 TL’lik yıllık kart ücretini hemen geri ödeyebileceklerini söyledi ;) Oysa daha bugün vadesiz hesabımdan altı aylık işlem ücreti olarak 34,5 TL  kesilmişti. Garanti Bankası bunu geri ödese daha “garanti” bir tavır sergilemiş olmaz mıydı? {Eğer ki kredi kartınızdan kesilen yıllık kart ücretini geri almak istiyorsanız demek ki bu şekilde blöf yapabiliyormuşsunuz, vay be!}

Bu arada hatırlamakta fayda var. Blog Ödülleri 2011‘de Garanti Bankası kategori sponsorlarından biriydi. Ayrıca kendisini temsilen Türkiye’nin en iyi bloglarını seçen jüri arasında yer alan Garanti İnteraktif İletişim Yöneticisini de bu yazının bir yerlerine etiketlemek gerekiyor ;) Bütün bunlar tesadüf olmamalı ;)

Sanal alemde var olan bir blog yazarı, hem burada hem gerçek hayatta kredi kartı olmadan yapabilir mi, bunu zaman gösterecek ancak iptal ettirdiğim Garanti Bonus Kredi Kartı ile birlikte hayatımdaki kredi kartı tutsaklığına son verme konusunda kararlıyım.

facebook’evreni ] facebook sayfası ] twitter’evreni RSS abonelik

Blogger da Olsam İnsani Sıkıntılarım Var

İnternet diye bir şey olmasaydı, blog diye bir şey de olmayacaktı. Haliyle blog yazarı da olunmayacaktı :) Son bir aydır canımı sıkan olaylardan biriydi TTNET’in sebepsiz kesintileri… İnterneti zırt pırt kesilen bir blogger, ziyaretçileriyle ne kadar bütünleşebilir ki…

Bayramdan hemen sonra.. Ziya‘yı Kütahya‘ya götürmeden 1 gün önce. Bizim Efe‘nin ayakkabıcısındayız. Abi, su almayan bir ayakkabı lazım bana diyorum. Satıcı birkaç çeşit koyuyor önüme. Beğeniyorum bir tanesini; bunun önünde dikişi yok, su almasın sakın diye soruyorum. Şoklama yapılmış bunda, su alırsa getir, iki yıl garantisi vardiye teminatta bulunuyor. 3-5 gün yağmursuz havada giydim ayakkabıyı; rahat bir şey, sevdim derken cumartesi günü yağmur yağdı ve soluğu ayakkabıcı da aldım. Aldığım cevap ne oldu dersiniz? Bu yağmurda su almayan ayakkabı mı olur? Alacak tabi Hafif çapta sinir harbi, tartışma vs. Ben su almaz demedim ki diye inatlaşmaz mı bir de… Esnaflığı bilmiyor bizim insanımız. Sonra ağlıyor İskarpin açıldı, satışlarımız durdu diye.

İlk kredi kartımı Yapı Kredi Bankası‘ndan almıştım. Geçen gün bankaya gidip kartımı iptal ettirmek istedim. Müşteri temsilcisi bayanla iddiaya girdik neredeyse. O ,kredi kartlarından yıllık kart ücreti kesmediklerini dile getiriyor; bense her 6 ayda bir kart ücreti ödediğimi… Hangimizin haklı olduğu ekstrelerde belliydi. Bankaya adım atmadan, personelini meşgul etmeden bankacılık işlemlerini internetten/telefondan halleden bir müşteriden neyin hizmet bedelini alıyorlardı anlamış değilim. Müşteri temsilcisine göreaslında banka bize hizmet veriyormuş. Sinirimi alamayıp vadesiz hesabımı da iptal ettirip Yapı Krediyle yolumu ayırdım :)

Gelelim Yeni Dört Yol kavşağına açılan Garanti Bankası‘nın müşteri temsilcisine. Askerde yanında para taşımasın diye kardeşimin paralarını Garanti’deki hesabına yatırdık. İki gün arayla 2007 ve 2008’in yıllık hizmet bedellerini kesmesinler mi? Ben de gidip o suratsız müşteri temsilcisine sakın ola ki maaş hesabımdan yıllık hizmet bedeli kesersiniz ha! deyince müşterisinin yüzüne bakmaktan aciz yüzsüz müşteri temsilcisi Beyfendi maaş hesabından bahsediyorsunuz; biz maaş hesaplarından herhangi bir ücret kesimi yapmıyoruz demez mi? İnşallah öyledir dedim; dedim ama öyle olmayacağını biliyordum. İki hafta geçmedi tak bir e.posta: Garanti Bankasındaki vedasız hesabınızdan 2008 yılı birinci yarı yıl hesap işletim ücreti kesilmiştir.

Görev yaptığım kasabanın PTT’sine gidiyorum iki defadır. Küçük yerdir, gelen giden azdır, oradaki memurlarda gerilmiş sinirden eser olmamalıdır diye düşünürken burada da “devlet memuru” zihniyeti suratınıza bir tokat gibi vuruluyor. Şu işlemi yapabilir misiniz? Kredi kartı post makinemiz yok. Peki ya bunu?” “Bilmem, bir deneyeyim.” “İyi o zaman iyi çalışmalar(Teşekkür yok) Haydi şehir merkezindekiler aşırı yoğunluktan şikayet ediyor, peki sana ne oluyor be adam ufacık yerde boş boş oturmaktan mı yoruluyorsun!

Yok yok, bunlar beni sonunda Uğur Dündar yapacaklar ya, hayırlısı…

McDonald’s, Hizmette Sınır Yok Der misin?

Neden “New Zealand”a “Yeni Zelanda” deriz de “New York”a “Yeni York” demeyiz acaba…

Yaşamın Kıyısında‘yı seyrettik bugün. Filmin dili Türkçe demişler, yalan! Tamamı Almanca neredeyse. Konusu da, diyalogları da, müziği de çok kötüydü. Sıkıntıdan patladım. Altın Portakal‘da neden tek bir ödüle layık görüldüğü anlaşılıyor. Anlamadığım, Almanya’da nasıl ödül aldığı.

Yapı Kredi Bankası’nın “Hizmette Sınır Yok” sloganı son reklamlarının ana sloganı. İyi de ben 444’lü numarayı arayıp işlem yaptırmak istiyorum, illa ki şubeye davet ediyorlar. Telefon bankacılığı şifresi alsam? Şubeye gelmeniz gerekiyor Evren Bey. İnternetten şu işlemi yapamıyorum? Şubeye buyrun. Canım çay çekti. Şubede ikram edelim. KPSS’den bu yaz kaç edebiyatçı atarlar? Gelin şubede birlikte karar verelim? Başka bir arzum yok. Güzel, en yakın şubemizden size yeni arzular bulalım.

Neden bütün kargo şirketleri paketi kapımıza kadar getirir de bir tek MNG‘nin elemanları bizi 4 kat aşağı kadar indirir? Hatta biraz geç inince bir de afra tafra yaparlar… Cık cık cık

McDonald’s Aydın şubesindeki şef bayan geçen akşam kaba kaba bağırıyordu. Ben bakınca o da bana dik dik baktı. McDonald’s, elemanlarına müşterilerle uzun göz teması kurma eğitimleri mi veriyor anlamadım. İçeride müşteriler varken altındaki elemana “hadi leeen” tarzında seslenmek şef olmanın bir gereği midir sorarım size :)