Çaysız yapamam. Ben de! Ama öyle böyle değil, ince belliymiş, kupadaymış fark etmez, çay olsun yeterki. Aynen ben de! Kitap okuyunca her şeyi unutuyorum. Ben de! Çantamda mutlaka kitap bulundururum, yolculukta filan okumadan edemem. Ya ben de! Gazetelerin köşe yazarlarının yazılarındaki önemli yerleri çizer, saklarım. Ben de! Sarışın kızları beğeniyorum. Hadi ya.. Bense esmerlerden hoşlanıyorum :)
“Evren’in göbeğini senin kestiğin nasıl belli“ dedi Safiye Sultan, 27 yıllık ebem Zehra teyzeme :) Benim doğumumu annemin sağlık kolejinden sınıf arkadaşı, meslektaşı, dostu Zehra teyzem yaptırmış. {Bu cümleyi nasıl kuracağımı bilemedim. Sanki doğumu yapan benmişim gibi de bir anlam veriyor :) }
Hürriyet gazetesinin beğendiği köşe yazarlarının küpürleri çantasında. “Benim hitabet yanım eksik, anlatamıyorum en iyisi çıkarıp okuyayım” dedi Zehra ebem :) Ve çıkarıp okudu Ahmet Turan‘dan Yılmaz Özdil‘den bazı yazıları. Emin Çölaşan‘ı kovduktan sonra Hürriyet’i bir süre almamış, protesto etmiş. “Başka gazeteleri de okudum ama Hürriyet’e alışmışız bir kere. Hem oradaki köşe yazarlarını daha çok seviyorum“ dedi. Tekrar alıp okumaya devam etmiş Hürriyet gazetesini.
Banu AVAR‘dan, onun TRT‘den kovuluşundan, kitaplarından vs bol bol konuştuk. Banu Aavar’ın bir kitabını verdim kendisine. {İnşallah en geç 1 hafta içinde geri alırım} Çünkü bu kitap gitti mi gelmek bilmiyor nedense :P
Bugün bir kere daha anladımki, bizim insanımız internetten hala korkuyor. Eğitim seviyesi, kültürel donanımı bile fark yaratmıyor bu bakış açısında. Gerçi yazılarımı kopyalayıp kendi blogunda yayınlayanları, fotoğraflarımı arkadaşlık sitelerinde kendisiymiş gibi kullananları, hatta benim fotoğrafımla, benim soyadımla facebook’ta Enes Soyuçok adıyla profil açanı bile görmüşken internet dünyasından korkanlara hak vermiyor da değilim :) Aslında 4 yıllık blog serüvenim boyunca karşılaştığım bütün bu kopyala yapıştır hırsızlıklarına ve sahtekarlıklara karşı açacağım maddi-manevi tazminat davalarından kazanacağım paralarla epey zengin olabilirdim.